Sevgi ve Kırılganlık Üzerine

İnsan, duygularının derinliklerinde bir okyanus taşır. Sevgi, bu okyanusun en parlak incisi, en yumuşak dalgasıdır. Ancak, zaman zaman bu dalgalar kıyıya vururken kırılır ve geri çekilir. Kırılgan bir kalp, sevgisini ifade etmekten çekinir; çünkü bir kez daha incinmekten korkar. 

Bu korku, insanın en saf duygularını saklamasına neden olur. Sevgi göstermek, bir nevi kendini savunmasız bırakmaktır.Ve bir kez yaralandığında, insan bu savunmasızlığı göze almakta tereddüt eder.

Ancak, sevgiyi göstermekten vazgeçmek, sevgiyi hissetmekten vazgeçmek anlamına gelmez. Kalbin derinliklerinde, sevgi hala var olmaya devam eder.Sadece, onu dış dünyaya açmak için doğru zamanı ve güvenli bir limanı bekler.

Bu durum, insanın içsel yolculuğunun bir parçasıdır. Kendini koruma içgüdüsü, sevgiyi ifade etme arzusuyla dengelenmelidir. Kırılan insan, güveni yeniden inşa etmeyi öğrenmelidir.Kırılan bir insan, sevgisini göstermese bile, onu hissetmeye devam eder ve bu his, zamanla dışa vurulacak güce dönüşebilir.

Kırılan insanın yolculuğu, sevgiyi göstermeyi bırakmakla son bulmaz. Bu, sadece bir ara duraktır.

Sevgi, her zaman insanın içinde bir umut ışığı olarak yanar ve doğru zaman geldiğinde, yeniden parlamak için bir fırsat bulur. 

Sevgi, kırılmış bir kalbin en büyük şifasıdır ve zamanla, sevgi göstermek, kırılan insan için yeniden doğal bir hal alabilir.Doğal hale gelene kadar da bu durum geliştirilen bir tür savunma mekanizmasıdır. 

Kırılmış bir kalp, daha fazla incinmekten korkar ve bu nedenle duygusal bağlantılardan kaçınır. Sevmek yerine göstermek, içsel bir çatışmanın ürünüdür.

Kırılan insanlar,derin içsel çatışma yaşarlar;bir yanda sevgiyi hissetme arzusu, diğer yanda ise korunma isteği bulunur

Ancak, gerçek şifa,bu içsel çatışmanın farkına varmak ve kabul etmekle gelir.

Kırılan bir kalp,yavaş yavaş iyileşirken, içsel güç ve cesaret yeniden inşa edilir

Yorumlar

Popüler Yayınlar